"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Salı, Ocak 11, 2011

Zeitgeist (The Film)

Zeitgeist'i seyrettim. Asliberry sagolsun, bana bir yazisiyla uzun zamandir adini duydugum bu filmin internet video sitelerinden izlenebilecegini hatirlatti. Ben onun verdigi linkteki Türkce altyazili videoyu bir türlü calistiramadim. Ama degisik sitelerde Ingilizce ve Almanca versiyonlarini buldum. Resmi internet sitesinden de izlenebiliyor.

Almancasi burada. Hakkinda Almanca Wikipedia'daki elestiriler de burada okunabilir.
Ingilizce'si resmi sitesinden ya da Youtube'daki su seriden izlenebilir:
 1 - 2 - 3 -  4 - 5 - 6- 7- 8 - 9 - 10 - 11 - 12

Ingilizce Wikipedia'da film hakkindaki bilgi ve elestiriler de burada.

Filmin devami da var ama onu izlemeye zamanim olmadi.

Görüldügü üzere filmin özellikle birinci bölümündeki bilgilerin yeni olmadigina, bilinen tarihi gerceklerle örtüsmedigine, güvenilir kaynaklardan olmadigina, duygusal ve abartili bir yaklasimla ve carpitilarak sunulduguna dair elestiriler var. Filmi iki dilde de dikkatle izledigim halde, kisisel olarak birinci bölümle diger bölümler arasindaki mantikli baglantiyi kuramadim. Bilinen Hristiyan (ve semavi dinler) tarihinin dogru ya da yanlis olmasi; Isa'nin gercekten yasamis olmasi ya da olmamasi ; bugün kisisel cikarlarinin her sart altinda korunmasi icin her seyi yapan bir elit grubun varligini ya da yoklugunu, 9/11 olaylarinin kurgu olup olmamasini ve diger iddialari ne acidan etkiliyor? Dinin her zaman ve her cografyada bireylerin ya da kücük gruplarin cikarlarina alet edildigi asikar ama filmin birinci bölümü - en azindan benim göremedigim bir baglantiyla- bundan daha fazlasini söylüyor gibi.

Filmdeki iddialarin dogru ya da yanlisligi hakkinda bir sey söyleyecek durumda degilim. Rahatsiz edici oldugu bir gercek. Rahatsiz edici olusu dogru olusundan da kaynaklanmiyor. Belki kismen, belki de tamamen yanlistir. Carpitilmistir belki ya da abartilmistir. Mesele bu degil. Bilginin bu kadar karmasik, erisilmesi kolay görünse de zor oldugu; tüm gerceklerin, yargilarin birbirine karistigi; tozun dumana karistigi; sokaktaki sade insanin hicbir kuruma, kisiye, otoriteye  güven duyamayacagi ve bu türden bir film izlediginde kime (resmi aciklamaya mi, komplo teorilerine mi?) inanacagini bilemedigi bir dünyada yasamak hic de hos degil.  Rahatsiz edici, toptan rahatsiz edici...

Yeri gelmisken Thoreau'un Sivil Itaatsizlik'ini önereyim. Özellikle "Sezar'in hakki Sezar'a" kismini... Kisisel cikarlari icin herseyi göze alan, tüm prensipleri yakip yikan ve erdemsiz davranan perde arkasi gücleri ariyorsak belki de gidip aynaya bir bakmaliyiz. Bazen bireylerin birbirinden bagimsiz ama kollektif davranislari, toplamda  gizli, kücük ve elit bir gruptan daha fazlasini basarir... Iyi ya da kötü yönde...

1 yorum:

  1. Evren'ciğim,
    Yazının son paragrafı tüylerimi ürpertti. Acaba ben aynada nasıl görünüyorum diye düşündüm ister istemez...

    YanıtlaSil